Sen düzenli olarak bana gel. Misafir gibi değil, evin
bir parçası gibi. Otururuz biraz, saçma sapan şeylere güleriz, saçma
sapan programlar izleriz. Beni kucağına yatır, hangi dizinin hangi
bölümünü izleyeceğimize karar veririz. Sen sık sık bana gel, kahve
yaparız. Kıvamı tutmayınca neyin eksik olduğunu tartışırız. Sonra belki
susarız. Susmayı paylaşmak diye bir şey olduğunu bilmeyen insanları
eleştiririz.
ne güzel:)
YanıtlaSilKulağın kapıda olsun Ali , bence gelmesi yakındır :)
YanıtlaSilAhhh sen arada sırada uğra bana hovardayım diye kıyma banaaaa
YanıtlaSil:)))
wuuuhuu..
YanıtlaSil:)
Cümlelerin sahipsiz olduğuna üzülüyorum ve artık yazmıyorum.. Bu hikayenin sonu kötü..
SilFotoğraflara bakıp mı yazıyorsunuz bilmiyorum ama hangi yazınızı okusam
YanıtlaSilCuk diye oturduğunu farkediyorum. ;))
Yazılardan çok fotoğraflar mı ön planda??? (;
SilSusmak aslında sessizlik değildir
YanıtlaSilsusmak avazı çıktığınca haykırmaktır
gecenin kül renginin
yüreğin gül rengine döndüğü noktada...
Ali, çok güzel şiirlerin var, tebrik ederim ve devamını dilerim.
eline sağlık
YanıtlaSilUmarım sahibini bulur cümleler :)
YanıtlaSilUmutsuz vak'a :P
SilÇok güzel bir blog ama sanki terk edilmiş gibi. Hiking Istanbul blogunuza da göz attım, onu da en son geçen yıl güncellemişsiniz. Belki de aradığınızı bulmuşsunuzdur :) Sevgiler.
YanıtlaSilTerk değil de ara verdim diyelim..
SilTaslaklara biriktiriyorum.
O kadar çok etkinlik var ki, Hiking İstanbul için vakit yaratmak çok zor.
(Aramaya devam) (((((: