İki Kişilik

Ordan bir şemsiye, iki kişilik.
Diyerek almıştım şemsiyemi, bir zamanlar nasıl da imrendiysem istiklal caddesinde, ıslanarak sıçana dönmüşken. Kocaman siyah şemsiyesini açıp yürüyen trenç kotlu şapkalı yaşlı karizma amcalara. Yağmur yağmazken takıp koluna tıngınmıngır gezebileceğim, yorulduğumda baston yapabileceğim, ve yağmurda Sol Yanım'la yürüyebileceğim bir şemsiye.
Ezberden söylenilen pek çok "severim"ler var;
"Pazar sabahlarını severim", "Tren yolculuğunu severim",
"Yağmurda yürümeyi severim" gibigibi. 
Hayır, sevemezsin, yaşamadan..
Tren yolculuğunu severim diyeceksen Güney Ekspresine binip 18 saatte Diyarbakır'a gideceksin, giderken Zeki, dönerken Behçet ile tanışacaksın, Zeki sana Voigtlander fotoğraf makinesi hediye edecek, fındığa çalışmaya giden Behçet'le peynirini paylaşacaksın, hatta kimi zaman yere yatıp başını taş gibi sırt çantana koyacaksın.
Sen başka eksprese de binebilirsin, başka insanlarla tanışıp..
Yağmurda yürümeyi de, işte, Konya'yı sanki yıllardır unutup sonra aklına yeni gelen Mikail'in, yağmasına aracı olduğu bir yağmurda, bir saat boyunca iki kişilik yürüdükten sonra sevebilirsin. Konya'yı, sokaklarını ve sonbaharını şarkılarla keşfederek mesela, Meram'ın renklerini..
Tabi sen yağmurda yalnız yürüyebilirsin..
Ha bir de "Yağmurda müzik dinlemeyi severim" demek var, onu da Stereomood'da its raining modunu seçmeden bilemezseniz.
Sen tabi başka başka da dinleyebilirsin..

Ahh, yaşamak var ya..



SHARE ON:

8 yorum:

  1. Ezbere yaşıyoruz hep...İstediklerimizle sevdiklerimiz, yaşadıklarımızla örtüşmüyor çoğu zaman..Ya kendimizi tanımıyor ya da kendimizden memnun olmuyoruz ki, içimiz başka, dışımız başka...

    YanıtlaSil
  2. Aynen öyle @kahve telvesi; "Ezbere Yaşıyoruz."

    YanıtlaSil
  3. Merhaba, sizin bloğunuzu ya ben yeni fark ettim ya da daha önce yoktu:)İzlemeye aldım...
    İnsanların hiç deneyimlemediği şeyleri seviyorum ya da sevmiyorum demesi kadar aptalca bir şey yok,çünkü hiç sevmeyeceğimiz sandığımız bir şeyi deneyimledikten sonra sevebiliriz ya da tam tersi.

    YanıtlaSil
  4. Merhaba Asya Yazar, ben uzun zamandir (2008 den beri) burdayim.. tesekkur ederim takibin icin (ne mutlu bana).
    "Aptalca" kelimesi agir degil mi biraz, sonucta insaniz ve onyargilarimiz var.. (:

    YanıtlaSil
  5. Kim demişti " ön yargıları yıkmak atomu parçalamaktan daha zordur " diye. Buradan bakarsak ön yargılı olmak aptal olmaktan daha kötü gibi geldi bana :)

    YanıtlaSil
  6. Sözlerimi geri alıyorum, yazdıktan sonra biraz düşününce senin haklı olduğuna karar verdim. Daha açıkçası aklıma bir Laz fıkrası geldi.Laz`a sormuşlar; " güzellik mi, aptallık mı istersin " diye. " Aptallık, çünkü güzellik geçicidir". Buradan da bakınca ön yargıların zor da olsa yıkılma şansı var:)
    Yorum yazmanın en güzel yanı bir nevi beyin fırtınasına neden olması. Ben sizin bloğunuz var mı diye daha önce bakmıştım ama bulamıştım. Takibinizdeyim artık.

    YanıtlaSil
  7. Sizde haklısınız ama; hele bazı konularda yaşanmışlıklar varsa çok çok zor oluyor ön yargıları yıkmak.
    "Ön yargıları yıkmak atomu parçalamaktan daha zordur." sözünü Einstein söylemiş.
    Bende şöyle bi video buldum;
    http://www.youtube.com/watch?v=9HVQ5ziAP-o
    Daha önce ayarlardan ötürü bloğum görünmüyormuş bende daha sonradan farkettim.
    İlginiz için çok teşekkür ederim (:

    YanıtlaSil
  8. Ezberden söylenen severimler. Cefası varken de sevebiliyorsak ezber bozan oluyoruz sanırım...
    :)

    YanıtlaSil

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.