Bu gün (14.06.2013) ne kadar gök gürültülü sağanak yağmur yağsada yaz geldi arkadaş.
Eeee koskoca 15 iş günü iznimizde var tatile çıkmayalım mı? Bu düşünceyle ve Alaçatı hayallerimle
başladım ev aramaya. Ben otelleri pek sevmem de! Neyse ev bulduk bulmasına da aman Allahım o kira ücretleri ne öyle, ücretini geçtim benim daha öncede hiç İzmir e gitmişliğim yok. Ülkemin her yerine gittim bir İzmir eksik kaldı.. Patrondan izin alırken konuştuk biraz, Alaçatı ya gideceğimi söyledim kendisine,
o da zaten geçen sene gitmişti beğenmişti de. Bu kez de bana Alaçatının olumsuzluklarından bahsetti. (:
Açıkçası beni bayağı soğuttu Alaçatı konusunda. Tekrardan araştırmaya başladım. Muğla, Bodrum, Marmaris derken arkadaş tavsiyesiyle Fethiye ye de baktım. Mmmm şahane...
Fethiye de sosyal aktivitesi fazla olan şahane bir kamp bulduk, inceledik, aradık konustuk ve ikna olduk buranın güzelliğine. Yer rezervasyonunu yaptırdıktan sonra otobüs biletimi de aldım.
Geldii işin alışveriş kısmına, nefret ederim alışverişten, giy çıkar bişeyler denemekten......

Önceliği tatilin vaz geçilmezi olan parmak arası terlik le başladım..  (: N'olcak benim bu kırmızı, turuncu ve pembe renk tutkum..

Yine kırmızı deniz short u aldım. (:





Tatilin kabusa dönüşmemesi için 2 farklı güneş kremi aldım..



İşten güçten arayıp ta bulsunlar, dağda bayırda internetten mahrum kalmayayım diye, güneş enerjili sırt çantası alayım dedim ama fiyatı uçmuş gitmiş, bir de bu çanta ülke dışında var. Alsam kesin gümrüğe takılır. Gümrükçü parası gümrük vergisi derken o çanta Galaxy S4 fiyatına gelecek bana. Bende almadım; dedim ben bunun kralını yaparım.. Hem neler neler yapmıyorum ki ben! Mesai bittikten sonra evde arta kalan zamanlarımda başladım çalışmalara.





Karar veremediğim şapkalar var bide.. (: